POLİTİKA
Giriş Tarihi : 19-12-2022 16:29

​Koçyiğit: “Çiftçi desteklenmeli”

Saadet Partisi Antalya İl Kadın Kolları, Tutumlu ve bilinçli bir tüketici olmanın önemi ve “Yerli Malı Haftası” dolayısıyla Saadet Partisi İl Başkanlığı önünde bir etkinlikle basın açıklaması gerçekleştirildi. Antalya İl Kadın Kolları Gençlik Başkanı Şehnaz Koçyiğit, “Gıda güvencemizi ve güvenliğimizi sağlamak hayati öneme haizdir. Fakat ne yazık ki bugün ülkemizde, tarımın önemi ve çiftçimizin değeri iyi anlaşılmamakta, gerekli destekler de verilmemektedir” dedi.

​Koçyiğit: “Çiftçi desteklenmeli”

Saadet Partisi Antalya İl Kadın Kolları tarafından Yeri Malı Haftası nedeniyle bir etkinlik gerçekleştirildi.
Yerli Malı Haftası etkinliğine  Saadet Partisi İl Başkanı Ramazan Düzen, İl Kadın Kolları Başkanı Zübeyde Güler, İl ve İlçe Başkanları ve parti üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Saadet Partisi İl Binası önündeki basın açıklamasını Saadet Partisi İl Gençlik Kadın Kolları Başkanı Şehnaz Koçyiğit okudu
 
Saadet Partisi İl Gençlik Kadın Kolları Başkanı Şehnaz Koçyiğit, Üretim tüketime, tüketim de üretime bağlı bir aktivitedir. Çünkü üretim olmadan gelir olmaz, gelir olmadan da tüketim olmaz. Bir ülkenin gelişmesinde yerli üretim ve tüketimin önemi büyüktür. Eğer ki bir ülke yerli üretim yapamıyorsa ya dışa bağımlıdır ya da dışa bağımlı bir ülke olmaya adaydır. Yerli üretim olmayınca ülke tüketim ihtiyacını dışarıdan temin etme ihtiyacı duyar ve böylelikle zamanla dışa bağımlı bir ülke olur diyerek; “Gıda güvencemizi ve güvenliğimizi sağlamak hayati öneme haizdir. Fakat ne yazık ki bugün ülkemizde, tarımın önemi ve çiftçimizin değeri iyi anlaşılmamakta, gerekli destekler de verilmemektedir” dedi.
 
‘Millî Görüş her zaman yerli üretimden yana olmuş ve bu alanda pek çok adım atmıştır’ diyen Saadet Partisi İl Gençlik Kadın Kolları Başkanı Şehnaz Koçyiğit, “ Mesela,18 çimento fabrikası, 16 gübre fabrikası, 14 şeker fabrikası, 23 Sümerbank fabrikası, 6 SEKA fabrikası, 77 büyük sanayi tesisi 63 organize sanayi bölgesi ve 250 küçük sanayi sitesi. Bütün bunlara ilaveten 7 demir çelik tevziat ve yeni kuruluşlar, 32 ağır makine fabrikası ve MKE ‘nin makine sahasında yeni büyük atılımları, 4 takım tezgâhı fabrikası, 10 motor sanayine ait tesis, 11 elektromekanik sanayine ait tesis, 3 araştırma merkezi, 4 elektronik sanayine ait tesis, telekomünikasyon sanayine ait 1 tesis, 1 tane de uçak olmak üzere 72 adet ağır sanayi kuruluşu sadece 5 yıl içinde yani 1982 yılına kadar başlanıp bitirilmek üzere hedefe alınmıştır. 300'e yakın fabrikanın temeli atılmış ve 70'e yakını tamamlanmıştır. 462 tesis için yaklaşık 240 milyar lira harcanmıştır. Bu atılımlar sayesinde o dönemde bölgedeki işsizlik problemleri çözülmüş, Türkiye çoğu üründe artık ithal eden değil ihraç eden bir ülke konumuna gelmişti. Bir yandan dış ticaret açığı kapanmaya başlarken bir yandan da milli gelir artmıştı. Böylelikle fabrikalarını kendisi kuran güçlü bir Türkiye konumuna gelmişti. Yerli malı haftasında akla gelen üretim alanlarından biri de hiç şüphesiz tarımsal üretim ve gıdadır. Tarım, bir ülkenin en stratejik ve önemli ekonomik faktörlerinin başında gelmektedir. Bugün, içinde yaşadığımız sistemsel krizin sonuçlarını her geçen zaman daha da derinden hissettiğimiz dönemde gıda güvenliği ve tarımsal üretim kapasitesinin önemi hayati bir nitelik taşımaktadır. Tarımsal üretimin yüksekliği bir ülkenin refah kaynağıyken gıda güvenliği sağlıklı bireyler, mutlu bir toplum demektir. Dünyadaki güvenlikçi politikaların giderek arttığı, ticaret savaşlarının yerini hammadde ve tedarik savaşlarının aldığı,  gelecek yüzyılı şekillendirecek iklim değişikliği ve göç olgusunun konuşulduğu böyle bir dönemde kendi kendine yetebilme özelliğinin en belirgin göstergesi olan tarım; açıktır ki en az sanayileşme ve teknoloji kadar önemli bir hale gelmiştir. Ancak şu anda ülkemiz doğal kaynaklar bakımından avantajlı olmasına rağmen tarımını tamamlayıcı nitelikte olabilecek meyve-sebze, tütün, pamuk gibi ürünler dışında, çoğu tarımsal üründe özellikle hayvansal ürünlerde tarımsal işletmelerinin yapısındaki bozukluk, teknoloji kullanımdaki yetersizlik, düşük verimlilik gibi sorunlar nedeniyle gelişmiş ülkelerle rekabet edecek düzeye ulaşılamamıştır. Bu durum doğal olarak gıda sanayiine de yansımakta, üretimde maliyetleri artırmakta diğer taraftan talep düşüklüğü ve üretimdeki istikrarsızlık üretici ve sanayiciyi olumsuz yönde etkilemektedir” diye konuştu.
 
Ülkemizin yeniden tarımda kendine yeten bir ülke olasının önemli hedefleri arasında olduğunu hatırlatan Koçyiğit, “Tarım, bugünün dünyasında artık bir milli güvenlik meselesidir. Gıda güvencemizi ve güvenliğimizi sağlamak ise hayati öneme haizdir. Fakat ne yazık ki bugün ülkemizde, özellikle iktidar tarafından, tarımın önemi ve çiftçimizin değeri iyi anlaşılmamakta; gerekli destekler de verilmemektedir. Çiftçimiz, döktüğü alın terinin karşılığını alamamakta ve toprağa küstürülmektedir. Kanunda yer alan; "her yıl bütçeden tarımsal desteğe ayrılması gerek kaynak, GSMH'nın yüzde 1'inden az olmamalıdır." hükmü dahi hiçe sayılmaktadır. Maalesef bugün çiftçimiz, artık borçlarını dahi ödeyemez duruma gelmiş; traktörünü, toprağını ve hayvanını satmak zorunda kalmaktadır. Çiftçimizi desteklemek için kurulan Ziraat Bankası ise uzunca bir süredir aslî görevini yerine getirmemektedir. Çiftçiye icra üstüne icra gönderilirken, bir avuç yandaş şirketin borçları bir kalemde silinmekte; çiftçimize verilmesi gereken destek buralara aktarılmaktadır! İktidar bilmese de biz çiftçimizin emeğinin değerini biliyor; iktidar anlamazlıktan gelse de biz Saadet Partisi olarak, tarımın, üretimin hayati önemini gayet iyi idrak ediyoruz. Bu nedenle, ülkemizin yeniden "tarımda kendine yeten bir ülke" olması en öncelikli hedefimizdir” dedi.
 
Saadet Partisi iktidarında yapılacakları anlatan Koçyiğit, “Ülkemizi dışa bağımlı kılan ithalat mantığını değiştirerek, ithalata ayrılan kaynakları çiftçimize destek olarak vereceğiz! Üreticilerimizi ve ülke tarımını çok uluslu ve küresel şirketlere bağımlı hale getiren "maksatlı kotalar" kaldırılacaktır. Gübre, mazot, ilaç, tohum, elektrik, yem, sulama ücreti gibi girdi maliyetlerini doğrudan destek ve vergi indirimi yoluyla makul düzeylere çekeceğiz.  
Daha fazla ve daha kaliteli üretim yapılabilmesi için çiftçilerimize teknik bilgi ve teknolojik destek vereceğiz. Her bölgeye ve her ürüne uygun politikalar geliştirilecek ve politikaları belirleme süreçlerine çiftçi temsilcilerimizin doğrudan katılımı sağlanacaktır.  
Tarımsal desteklemeler tarla sahiplerine değil, gerçek üreticilere yapılacak ve yeterli seviyelere çıkartılacaktır. Tarım alanlarının amaç dışı kullanımını ise kesinlikle engelleyeceğiz!  Tohumdan sulamaya, faizsiz kredi imkanından çiftçimizin borçlarını yeniden yapılandırmaya kadar daha bir çok adımı hızlıca atarak; tarım sektörünü ayağa kaldıracağız. Çiftçimizin alın terinin karşılığını eksiksiz alabilmesi, bereketli topraklarımızda ekilmedik bir dönüm tarım arazisinin kalmaması bizim en büyük vaatlerimizdendir. Biz insanca yaşamın aynı zamanda sağlıklı ve huzurlu bir yaşam olduğunu biliyoruz. Bu yüzden temiz ve güvenilir gıdaya erişimini onurlu bir yaşamanın parçası olarak görüyoruz. Ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşımı kolaylaştıracağız. Türkiye’nin gıda üretimini artıracak tarım politikalarına ağırlık vereceğiz.Nüfus büyüklüğünü ve ihtiyaçlarını dikkate alarak kısa, orta ve uzun vadeli plan ve projelerle tarımsal üretim kapasitemizi arttıracağız. Herkesin ucuz, sağlıklı ve kaliteli gıdaya ulaşabilmesini sağlayacağız. Çünkü biz biliyoruz ki; çiftçimiz kazandıkça 85 milyon kazanır, tarım sektörü ayağa kalkınca Türkiye şaha kalkar” ifadelerini kullandı.
 
Açıklamanın ardından SP’li kadınlar  kendi yaptıkları ve pişirdikleri tarhanayı vatandaşa dağıttı.

Gazete AntalyaGazete Antalya